Doğayla Uyumlu Yaşamak Çevrenin Onemi ve Korunması

Doğayla Uyumlu Yaşamak Çevrenin Onemi ve Korunması

Coğrafya TR 21 Mayıs 2010

Çevre; insanların ve diğer canlıların yaşadığı, karşılıklı etkileşim halinde bulunduğu fiziki, biyolojik, ekonomik, sosyal ve kültürel ortamdır. Bu ortamda yaşayan tüm canlılar belirli bir denge içerisinde ilişkilerini sürdürürler. Bu denge içerisinde sistemin bozulmasına yol açacak herhangi bir etmen çevre dahil tüm elemanlar arasındaki dengenin de bozulmasına yol açacaktır.

Çevre sorunlarının artışı da çevre koruma bilinci de Sanayi Devriminden sonra başlamıştır. Çevredeki doğal kaynakların aşırı ve bilinçsiz tüketimi çevre sorunlarını ortaya çıkarırken bu sorunların oluşması da çevre koruma bilincinin oluşmasına yol açmıştır. Çevre koruma bilincinin gelişmesi ise topluma sürdürülebilir çevre eğitiminin verilmesini zorunlu kılmıştır.

Toplumu çevre konusunda bilgilendirmek, bilinçlendirmek, topluma olumlu ve kalıcı davranış değişiklikleri kazandırmak ve sorunların çözümünde fertlerin aktif katılımını sağlamak çevre eğitimi ile mümkün olabilir.

 

ÇEVRE KORUMA PROJELERİ

Yurdumuzda doğal çevreyi korumaya yönelik çeşitli önlemler alınmakta, bunlarla ilgili proje çalışmaları yapılmaktadır. Bunların en dikkat çekicilerinden biri de sulak alanlar ile ilgili hazırlanan projelerdir.

Bu projeler şunlardır:

Biten Projeler

 Burdur Gölü Sulak Alan Yönetim Planı Alt Projesi (1997-1999)

 Çamaltı Tuzlası Sulak Alan Yönetim Planı Alt Projesi (1997-1999)

 Türkiye'deki Kuş Göçlerinin Araştırılması Alt Projesi (1997-1999)

Proje kapsamında; Marmara Bölgesi (Büyük ve Küçük Çekmece Gölleri, Kuş (Manyas) Gölü, Uluabat Gölü, Kocaçay Deltası), Tuz Gölü ve civarı (Tuz Gölü, Bolluk Gölü, Kulu Gölü, Kozanlı Saz Gölü, Eşmekaya Sazlıkları), Burdur Gölü ve civarı, Göksu, Seyhan ve Ceyhan Deltaları

 Manyas (Kuş) Gölünde Bor Kirliliğinin Araştırılması Alt Projesi (1997-1998)

 Türkiye'de Bulunan Sulak Alanların Ramsar Sözleşmesi Balık Kriterlerine Göre Değerlendirilmesi Projesi (2000-2001)

 Hazar Gölü Yönetim Planı Alt Projesi I. Aşama (2002)

 Uluabat Gölü Mustafa Kemal Paşa Çayı Sediment Araştırması Alt Projesi (2002)

 Manyas (Kuş) Gölü Ekolojik Risk Analizi ve Yönetim Planı Projesi

 Uluabat Gölü Yönetim Planı Projesi

Devam Eden Projeler

 Kuzeydoğu Anadolu Bölgesindeki Sulak Alanların Ekolojik ve Biyolojik Özelliklerinin Tespiti Alt Projesi

 Seyfe Gölü Yönetim Planı Alt Projesi I. Aşama

 Van Gölü ve çevresindeki Sulak Alanların Ekolojik ve Biyolojik Özelliklerinin Tespiti Alt Projesi

 Hazar Gölü'nde Hidrolojik Yapının ve Ekosistemi İçin Gerekli Su Seviyesinin Belirlenmesi Projesi

SULAK ALANLAR

Doğal veya yapay, sürekli veya mevsimsel, suları durgun veya akıntılı, tatlı, acı veya tuzlu tüm su kütleleri sulak alan olarak tanımlanmaktadır. Bataklıklar, sazlıklar, turbalıklar, sulak çayırlar ile denizlerin altı metre derinliğe kadar olan kesimleri de sulak alan kapsamı içerisinde yer almaktadır.

Sulak alanların özelliklerini, önem ve işlevlerini şöyle özetleyebiliriz:

 Bulundukları bölgenin su rejimini dengeler

 Taşkın kontrolünü sağlar

 Taban suyunu dengeler

 Tuzlu su girişini önler

 Bulunduğu yörenin iklimini stabilize eder

 Tortu ve zehirli maddeleri alıkoyarak veya besin maddelerini kullanarak suyu temizler

 Yeryüzünün en fazla biyolojik üretim yapan ekosistemleri olup zengin bir biyoçeşitliliğe sahiptirler

 Yüksek bir ekonomik değere sahip olup bölge ve ülke ekonomisine katkı sağlarlar

 Eğitim ve bilimsel çalışmalara olanak sağlarlar

ULUABAT GÖLÜ ALAN KORUMA PROJESİ

Uluabat Gölü

Bursa ili sınırları içerisinde yer alan göl, il merkezinin 25 km batısında yer almaktadır.

Gölü besleyen en önemli su kaynağı Mustafa Kemal Paşa Çayı'dır Göl, batısındaki Uluabat Deresi ile Susurluk Çayı'na ve bu çay aracılığıyla da Marmara Denizi'ne boşalmaktadır.

Uluabat Gölü Neden Korunmalı?

 Uluslararası Ramsar Sözleşmesi'ne dahil edilerek korunması uluslararası ölçekte taahhüt altına alınmış, Türkiye'nin 12 önemli sulak alanından biridir.

 Kuş göç yolları üzerinde bulunması nedeniyle, kuş varlığı yönünden yalnızca ülkemizin değil, Avrupa ve Ortadoğu'nun da en önemli sulak alanlarından biridir.

 Küresel ölçekte nesli tehlike altında bulunan kuş türlerine ve su samuruna ev sahipliği yapmaktadır.

 Türkiye'deki en geniş nilüfer yataklarına sahiptir.

 Sucul bitkiler açısından Türkiye'deki en önemli göllerden biridir.

 Ticari öneme sahip turna ve sazan başta olmak üzere 21 değişik balık türü ve kerevit (tatlısu ıstakozu) bulunmaktadır.

 Göl çevresi ve havzasında birçok tarihi ve arkeolojik alan bulunmaktadır.

Sorunlar ve Tehditler

Kirlilik: Çevredeki sanayi tesislerinin atıkları, tarımdan dönen atıklar, gölün ana beslenme kaynağı olan Mustafa Kemal Paşa Çayı'ndan taşınan tortu ve atıklar, başlıca kirlilik kaynaklarıdır.

Sanayi ve Yerleşim Baskısı

Gölün kuzeyinde yeni sanayi ve yerleşim alanlarının oluşturulmasına yönelik girişimler, gölün geleceğini tehdit etmektedir. Özellikle Bursa kentinin ve sanayi alanlarının batı koridorunda büyümesi, alan üzerinde yapılaşma ve kirlilik tehdidi oluşturmaktadır.

Gölün Ekolojik Dengesinin Bozulması

Göl çevresindeki bazı tarımsal faaliyetler (kaçak çeltik ekimi, aşırı miktarda balıkçılık) gölün su dengesine zarar vermektedir. Su dengesinin bozulması, başta balıkçılığı ve göldeki canlı hayatı tehdit etmektedir.

WWF-Türkiye'nin Uluabat Gölü'ndeki Çalışmaları

Uluabat Gölü Yönetim Planı süreci, Uluabat Gölü'nü korumak için gölü kullanan ve korumasından sorumlu olan herkesin katılımını ve söz hakkına sahip olmasını hedefler.

1998 yılında, uluslararası öneme sahip bir sulak alan olduğunu belirten Ramsar Alanı statüsünü almasını takiben, WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), Çevre ve Orman Bakanlığı ile işbirliği içinde yönetim planı çalışmalarına başlamıştır.

Uluabat Gölü Yönetim Planı'nda, gölün sağlığına kavuşması ve yöredeki halkın kalkınmasıyla belirlenen dört ana hedef bulunmaktadır:

 Uluabat Gölü'nde kirliliğin önlenmesi

 Uluabat Gölü'nde balıkçılığın sürdürülebilirliğinin sağlanması

 Gölün doğal kaynaklarının akılcı kullanımının sağlanması

 Gölün yaban hayatının zenginleştirilmesi

TÜRKİYE'NİN SULAK ALANLARI

Türkiye, sulak alanlar bakımından Bağımsız Devletler Topluluğu hariç, Avrupa ve Ortadoğu'nun en zengin sulak alanlarına sahiptir.

"A" Sınıfı Sulak Alanlar

Manyas Gölü

Meriç Deltası

Çamaltı Tuzlası

Seyfe Gölü

Kızılırmak Deltası

Işıklı Gölü

Göksu Deltası

Eber Gölü

Beyşehir Gölü

Burdur Gölü

Ereğli Sazlığı

Eğirdir Gölü

Sultan Sazlığı

Tuz Gölü

Seyhan, Ceyhan Deltası

Ulubat Gölü

B. Menderes Deltası

Akşehir Gölü

"A" sınıfı sulak alanlar belirlenirken sulak alanın barındırdığı kuş varlığı dikkate alınmıştır. Bir defada 25.000'in üzerinde sukuşunu barındıran sulak alanlar "A" sınıfı sulak alan olarak nitelendirilmiştir.

Uluslararası Öneme Sahip Diğer Sulak Alanlar

İğneada Longoz Ormanı

Bolluk Gölü

Kargamış (Fırat Nehri)

Büyük Çekmece Gölü

Eşmekaya Gölü

Hazar Gölü

Küçük Çekmece Gölü

Hirfanlı Barajı

Erzurum Ovası

Terkos Gölü

Karamık Sazlığı

Çıldır Gölü

Tuzla Gölü

Karakuyu Gölü

Kuyucak Gölü

Sapanca Gölü

Acı Göl

Balık Gölü

İznik Gölü

Çaltı Gölü

Saz Gölü

Kocasu Gölü

Çorak Gölü

Murat Vadisi

Marmara Gölü

Salda Gölü

Haçlı Gölü

Küçük Menderes Deltası

Kovada Gölü

Nazik Gölü

Güllük Sazlığı

Çavuşçu Gölü

Nemrut Gölü

Köyceğiz Gölü

Hotamış Sazlığı

Çaldıran Sazlığı

Efteni Gölü

Karapınar Ovası

Bendimahi Deltası

Sülüklü Gölü

Yeşilırmak Deltası

Çelebibağ Sazlığı

Yeniçağa Gölü

Sarıkum Gölü

Ahlat Sazlığı

Sarıyer Barajı

Yedikuğular Gölü

Erçek Gölü

Mogan Gölü

Kaz Gölü

Van Sazlığı

Çöl Gölü

Yarışlı Gölü

Edremit Sazlığı

Uyuz Gölü

Karataş Gölü

Horkum Gölü

Kulu Gölü

Tödürge Gölü

Yüksekova Sazlığı

Samsam Gölü

Tuzla Gölü

 

Kozanlı Gölü

Türkoğlu Sazlığı

 

RAMSAR SÖZLEŞMESİ

Özellikle Su Kuşları Yaşama Ortamı Olarak Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanların Korunması Konvansiyonu (Ramsar) 2 Şubat 1971 tarihinde kabul edilmiştir.

Ülkemiz, Ramsar Sözleşmesini 3895 sayılı kanunla onaylayarak, 17 Mayıs 1994 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlamıştır. Bu sözleşmenin hükümlerine dayanılarak 30 Ocak 2002 tarihinde Ulusal Sulak Alanları Koruma Yönetmeliği yayımlanmıştır. Bu yönetmelik, sulak alanların korunması ve geliştirilmesini hedeflemektedir.

ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ (ÇED)

ÇED belirli bir proje veya gelişmenin, çevre üzerindeki önemli etkilerinin belirlendiği bir süreçtir. Yeni yapılan proje ve gelişmelerin sürekli veya geçici etkilerini, sosyal sonuçlarını ve alternatif çözümlerini içine alacak şekilde analizi ve değerlendirilmesidir.

ÇED'in amacı; ekonomik ve sosyal gelişmeye engel olmaksızın, çevre değerlerini ekonomik politikalar karşısında korumak, planlanan bir faaliyetin yol açabileceği bütün olumsuz çevresel etkilerin önceden tespit edilip gerekli tedbirlerin alınmasını sağlamaktadır.

Çevresel Etki Değerlendirmesinin faydalarını kısaca özetlemek gerekirse;

 Tasarım aşamasında ortaya çıkabilecek olumsuz durumları önceden görerek "etkisiz hale getirilmesi için gerekli tedbirleri ortaya koyması, olumsuz etkilerin minimize edilmesini sağlaması"

 Proje sahibi için maliyet-azaltıcı seçenekler sunması

 Karar verme sürecine yönelik daha güvenilir, bütünsel ve işbirlikçi bir yaklaşım, demokrasiye katkı

AFRİKA'NIN YOK OLAN GÖLÜ: ÇAD GÖLÜ

Çevresindeki sulardan beslenen Çad Gölü dışarıya akıntısı olmadığından kapalı havzalı göl olma özelliğine sahiptir. Afrika'nın ikinci büyük gölü iken şimdi normal büyüklüğünün %10'una kadar küçülmüştür.

1960'lardan bu yana devam eden kuraklık yüzünden çevredeki meralarda aşırı otlatma yapıldı. Gölden su dağıtımı sağlayacak büyük çaplı sulama projesi, gölün su seviyesinin, boruların girişlerinin altına düşmesi sonucu başarısızlıkla sonuçlandı.

Çok sayıda küçük adanın yer aldığı gölde timsah, suaygırı ve oldukça bol balık bulunur. Gölün su bitkileriyle kaplı kıyılarında çok sayıda su kuşu yaşamaktadır. Göl kıyısında yaşayan kabileler, balıkçılık ve avcılıkla geçimlerini sağlar. Gölün kurumaya yüz tutması bitki, hayvan türlerini ve insan faaliyetlerini olumsuz etkilemektedir.

 

Çad Gölü'nün yıllara göre durumu

KORUMA ALANLARI

Ülkemizdeki ulusal ve uluslararası seviyede olağan üstü özelliklere sahip tabiat ve kültür varlıkları ile önemli savaşlarımızı simgeleyen alanlarımızın koruma ve kullanma dengesi sağlanarak, gelecek nesillere olduğu gibi miras bırakılmaları için değişik statülerde korunan alanlar tesis edilmektedir.

1983 yılında yürürlüğe giren ve 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu ile milli parklar, tabiatı koruma alanları, tabiat parkları ve tabiat anıtları olmak üzere 4 koruma alanı oluşturuldu.

1.  Milli Park

Türkiye'de 2008 yılı sonu (6 Aralık 2008 tarihi) itibarıyla topla 40 adet Milli Park bulunmaktadır.

2.  Tabiat Koruma Alanı

Tabii ve tabiat olaylarının meydana getirdiği özelliklere ve bilimsel değerlere sahip milli park esasları dahilinde korunan tabiat parçalarıdır. Bu objeler bazen de bir kaya, bir şelale de olabilir.

Tabiat koruma alanları turistik amaçlı kullanılmasına izin verilmeyen tabiat parçalarıdır.

Ülkemizdeki Bazı Tabiat Koruma Alanları:

Artvin - Efeler Tabiatı Koruma Alanı

Bolu - Sülüklügöl Tabiatı Koruma Alanı

Burdur - Sütçüler Sığla Ormanı Tabiatı Koruma Alanı

Isparta - Kasnak Meşesi Ormanı Tabiatı Koruma Alanı

Kırşehir - Seyfe Gölü Tabiatı Koruma Alanı

Sinop - Sarıkum Tabiatı Koruma Alanı

Zonguldak - Kavaklı Tabiatı Koruma Alanı

3.  Tabiat Parkları

Milli Parklardan farklı olarak, milli ve milletlerarası ender bulunan sadece tabii kaynak değerleri ile koruma, dinlenme ve turizm alanlarına sahip tabiat parçalarıdır.

Ülkemizdeki Bazı Tabiat Parkları:

Afyon - Akdağ Tabiat Parkı

Aydın - Bafa Gölü Tabiat Parkı

Bolu - Abant Gölü Tabiat Parkı

Isparta - Yazılı Kanyon Tabiat Parkı

İstanbul - Polonezköy Tabiat Parkı

Trabzon - Uzungöl Tabiat Parkı

4.  Tabiat Anıtları

Tabii ve tabiat olaylarının meydana getirdiği özelliklere ve bilimsel değerlere sahip milli park esasları dahilinde korunan tabiat parçalarıdır.

Ülkemizdeki Bazı Tabiat Anıtları:

Ankara Tabiat Anıtları

Antalya Tabiat Anıtları

Isparta Tabiat Anıtları

İzmir Tabiat Anıtları

Konya Tabiat Anıtları

Kütahya Tabiat Anıtları

Muğla Tabiat Anıtları

Bunu Paylaşabilirsiniz.

Kıta nedir ve kaç tane kıta vardır?

Coğrafya TR 14 Ocak 2024

YKS'ye Hazırlık Bambu Ağacına Benzer

Coğrafya TR 12 Şubat 2023

Adı Günümüzde Var Olmayan Ülkeler

Coğrafya TR 12 Şubat 2023

Pharos-İskenderiye Feneri

Coğrafya TR 12 Şubat 2023

Büyük Rift Vadisi Nereye Diyoruz

Coğrafya TR 07 Şubat 2023

Ökümen

Coğrafya TR 17 Aralık 2020

Aysberg

Coğrafya TR 01 Ocak 2021

Anökümen

Coğrafya TR 17 Aralık 2020

Aerosol

Coğrafya TR 01 Ocak 2021

Abrazyon Platformu

Coğrafya TR 16 Aralık 2020